Monday, August 24, 2009

İSTİKLAL MEYDANINDAKİ SİMİT SARAYINA GİTMEYİN

elimde testerem otururken yerde
pantolunumda çıkacak lekelere annemim küfürlerini şimdiden duyuyordum içimden
'dayının' teki bağırdı bana anlamadağım birkaç cümleyi
ama anladığım kadarıyla
orada oturarak
dükkanın önünü kapatıyormuşum
şimdi ben zaten mermer duvarın hizasındaydım
hiçbir haltın
önünü
kapattığım
YOKTU.
diyebilirim.
ama demeyeceğim.
kapatmışım gibi davranıp sayacağım burada, çünkü
sanki ben orada oturunca yanımdan geçemeyecek simit arzusuyla yanan bir müşteri
2 cm kayamayacak karışık bir açma almak için
zaten biz çocuklar oturmasak dükkanın önünde
müşteri taşardı orası
servis yapacak gücü kalmazdı çalışanların
kirası ödenirdi binanın
karısıyla iyi bir akşam yemeğine çıkardı patron
eğer gençler oturmasa orada-
satışlar ikiye katlanırdı.

kusura bakma 'dayı'
taksime
cebimde 50 kağıtla çıkamıyorum
arkadaşımı beklerken
bir şeyler yeyip
yanında da
buz gibi bir efes içemem ne kadar istesem de
'dayı' buraya da bank koymamışlar
yoksa ben de istemem yerde
sıcaktan taşa karışmış pembe bir sakıza komşuluk yaparak
oturayim
oturmazsam yere
arkadaşım geç kalmış
1 saat ayakta beklemek zorundayım
dayı-bacak kaslarımın buna
itirazı var.
sana kıçımın sürttüğü yerin vergilerini kim ödüyor diyecektim
siktir et.
artık aklımı çalıştırmıyorum
kulaklarının savaşarak geri püskürteceği düşüncelerimi
kelimelere dönüştürmek için
elindeki tespihe sırıtıp sormadım
Allahının yarattığı taşa oturamaz mıyım? diye.
Allah a da acımıyor değilim bu kadar yanlış anlaşıldığı için
üzülmüyor değilim eğer bir şey okuduysan da bir bok
anlamamışsın diye.
her ne kadar okuduğun gerçek olsa da
OLMASA DA.

No comments:

Post a Comment